TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN KALDIRILMASI

TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN KALDIRILMASI

Belirli ve meşru bir amacı gerçekleştirmek üzere örgütlenmiş kişi veya mal toplulukları olan tüzel kişiler, kural olarak organ ve üyelerinden bağımsız bir kişiliğe ve malvarlığına sahiptir. Ayrılık ilkesi gereğince var olan bu durum, kimi zaman tüzel kişilerin ortaklarınca sorumluluktan kurtulmak ya da alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla kötüye kullanılmakta, tüzel kişiler ve üçüncü kişiler zarara uğratılmaktadır.

Tüzel kişiliğin iyi niyet kurulları çerçevesinde kullanılmaması sonucunda önce Anglo-Amerikan Hukuk Sistemi’nde sonra da Kıta Avrupası Hukuk Sistemi’nde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi kabul edilmiştir. Bu teori ile tüzel kişi ile ortakları arasındaki, kişiler hukukunun en temel ilkesi olan, ayrılık ilkesi görmezden gelinerek ortaklara ya da tüzel kişiliğe ulaşılması söz konusu olmaktadır.

Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması durumunda genel olarak tüm ortaklar sorumlu tutulmamakta, ortaklığı kötü niyetli olarak kullanan ortak ya da ortakların sorumluluğuna gidilebilmektedir. Ayrıca uygulamada, çok nadirde olsa, tüzel kişilik perdesi ortak ya da tüzel kişi aleyhine kaldırılabileceği gibi, lehine de kaldırılabilmektedir.

Türk hukukunda, kanunda yer alan düzenlemeler ile de tüzel kişilik perdesinin kaldırılması söz konusu olup, bu durum gerçek olmayan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması olarak adlandırılmaktadır.

Tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak sorumlu kılmanın söz konusu olabileceği hallerden olan özkaynak yetersizliği ve yabancı sermaye hallerinin varlığının, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için tek başına yeterli olmadığı ve başka şartlarında gerçekleşmesinin gerektiği doktrinde kabul edilmektedir. Bununla birlikte alanların birbirine karışması durumunda ise yaratılan hukuki görünüşten dolayı sorumluluğa gidileceği ve bu durumun gerçek olmayan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması olarak ifade edileceği belirtilmektedir. Türk hukukunda, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması sebebi olarak üzerinde genel olarak fikir birliğine varılan tek durumun malvarlıklarının birbirine karışması hali olduğu ifade edilmektedir.

Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinde tam bir fikir birliğine varılacak somut kurallara ulaşılamamıştır. Türk hukukunda doktrince, 4721 sayılı TMK.’nın 2. maddesinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına olanak tanıdığı ve maddi olayda uygulanabilecek başka bir kural bulunmaması halinde bu hüküm gereğince tüzel kişilik perdesi kaldırılarak tüzel kişinin ortaklarına, üyelerine ya da tüzel kişiliğe gidilebileceği kabul edilmiştir. Ancak bu teorinin uygulanmasının sınırlı şekilde olması gerektiği vurgulanmaktadır.

Tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına ilişkin özel düzenlemeler uzun süredir mevzuatımızda yer almasına, kanun koyucunun perdeyi bizzat kaldırdığı durumlar bulunmasına rağmen, Türk hukukunda bu teorinin uygulanmasına çok rastlanmamaktadır. Tüzel kişiliklerin amacına uygun kullanılması ve ekonomide bir intizamın sağlanması açışından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin, şartlarının oluşması durumunda istisna olduğu unutulmadan daha sık uygulanması gerekmektedir.

Ayrılık ilkesinin kötüye kullanılmasını ve tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanılmasını önlemeye yönelik kanun koyucu tarafından önleyici düzenler yapılması gerekmektedir. Bu düzenlemelerden ilki, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması sonrasında sorumlu tutulan ortak ya da ortakların belirli bir süre aynı alanda faaliyet gösterecek bir ortaklık içerisinde yer almasının engellenmesi şeklinde olabilecektir. Diğer bir yapılabilecek düzenleme ise sorumlu tutulan ortak ya da ortakların ortaklık yapısı içerisinden, diğer ortakların alacağı bir karar ile, çıkarılmasına ilişkin getirilecek zorunluk olabilecektir.